30 Aralık 2008 Salı

Ali Sami Yen'de KARA gece (4-2)


Beşiktaş 2008 son derbisinde Galatasaray'a 4-2 mağlup oldu.Golleri Servet Delgado Baros Baros Holosko Baros attı.Delgado maçın 2.yarısında kırmızı kart ile oyun dışında kaldı.

İnönü'de barış gecesi(1-0)


Beşiktaşımız üst üste aldığı mağlübiyetlerle taraftarını üzdü.Fakat MKE Ankaragücü'nü kendi evinde yenerek taraftarlarıyla barıştı.Golümüzü Holosko attı

19 Aralık 2008 Cuma

bjk tarihi

Kuruluş hikâyesi
1902 yılının sonbaharında Beşiktaş Serencebey Mahallesi'nde, o zamanın Medine Muhafızı olan Osman Paşa'nın konağının bahçesinde, 22 kişilik genç grup, haftanın bazı günlerinde toplanıp jimnastik hareketleri yapmaktaydı. Başta Osman Paşa'nın oğulları Mehmet Şamil ve Hüseyin Bereket ile mahellenin gençlerinden Ahmet Fetgeri, Mehmet Ali Fetgeri, Nazımnazif, Cemil Feti ve Şevket Beyler’in aralarında bulunduğu gençlerin ilk ilgilendikleri spor branşları, özellikle barfiks, paralel, güreş, halter, aletli ve aletsiz jimnastikti.
O sıralarda siyasi hareketler dolayısıyla her türlü toplanmadan ürkerek, hafiyeler dolaştıran 2. Abdülhamit'in adamları Serencebey'deki bu toplanmaları haber alınca, spor yapan gençler bir baskınla karakola götürüldü. Bu sporcu gençlerin bir kısmının saray erkanına yakın olması, ayrıca o dönemlerde kötü gözle bakılan futbol oynamadıkları ve sadece beden hareketleri yaptıklarını belirtmeleriyle gergin durum yumuşadı. Hatta saray çevresinden Şeyhzade Abdülhalim bu sporcuları destekledi ve sık sık antrenmanları seyretmeye başladı. Ünlü boksör ve güreşçi Kenan Bey de antrenmanlara gelerek güreş ve boks hareketleri göstermeye başladı.
1903 yılı Mart ayında ise özel bir izinle Beşiktaş kuruldu. 1908'de Meşrutiyet'in ilanıyla sportif hareketler biraz daha serbestlik kazandı. 31 Mart 1909'daki siyasi olaylardan sonra Edirne'de bulunan Fuat Balkan ve Mazhar Kazancı, Hareket Ordusu ile İstanbul'a geldi. Siyasi olaylar yatıştıktan sonra iyi bir eskrim hocası olan Fuat Balkan ile başta güreş ve halter sporlarını yapan Mazhar Kazancı, Serencebey'de jimnastik yapan gençleri bularak birlikte spor yapma fikrini kabul ettirdi. Fuat Balkan, Ihlamur'daki evinin altındaki yeri, kulüp merkezi yaptı ve Bereket Jimnastik Kulübü'nün adı Beşiktaş Osmanlı Jimnastik Kulübü olarak değiştirildi. Böylece jimnastik, güreş, boks, eskrim ve atletizmin ön planda tutulduğu güçlü bir spor kulübü meydana geldi. Fuat Bey'in arkadaşları Refik ve Şerafettin Beyler de iyi birer eskrimciydi.
Bu arada Beyoğlu Mutasarrıfı Muhittin Bey'in teşvikiyle Beşiktaş Osmanlı Jimnastik Kulübü, 13 Ocak 1910 tarihinde tescil edilen ilk Türk spor kulübü oldu. Semtin gençlerinin bu spor kulübüne ilgisi büyüdü ve spor yapan üyelerin sayısı bir anda 150'ye yükseldi. Kulübün merkezi de Ihlamur'dan Akaretler'de 49 numaralı binaya taşındı. Bir süre sonra bu bina da küçük gelince, yine Akaretler'de 84 numaralı binaya geçildi. Bu binanın arkasındaki bahçe de bir spor sahası hâline getirildi.[2]

Kulüp renklerinin gelişimi
Yıllardır Beşiktaş’ın ilk renklerinin kırmızı - beyaz olduğu, Balkan Savaşı'nın kaybedilmesinin ardından ölenlerin yası amacıyla siyah-beyaz olarak değiştirildiği söylenir. Beşiktaş tarihi ile ilgili birçok kaynak böyle yazmaktadır. Ancak 100. yıl belgeselinin hazırlanması sırasında yapılan ayrıntılı araştırmalarda, kırmızı rengin kullanılmadığı, renklerin her zaman siyah - beyaz olduğu yönündeki belgeler ağırlık göstermiştir. Beşiktaş 100. Yıl Belgeseli yapımcısı Tuğrul Yenidoğan, yaptığı araştırmalar sonucunda bu tartışmalara noktayı koymuştur:
Osman Paşa Konağı’nda başlangıçta ferdi sporlar yapıldığından herhangi bir forma rengine gereksinim duyulmadı. Ancak sporcuların sayısı her geçen gün yeni katılımlarla artmaya devam edince, eğitimini Fransız mektebinde tamamlamış Mehmet Şamil Bey kurucular heyetini topladı. Okul günlerinde kullandığı, okulunun renklerini taşıyan rozeti yakasından çıkardı ve gösterdi: “Bizler de tıpkı bu rozet gibi bir rozet yaptırmalı ve Kulübümüz’de spora devam eden her azayı bu rozeti taşımaya mecbur tutmalıyız” dedi. Toplantıya katılanlar Mehmet Şamil Bey’in teklifini heyecanla kabul ettiler. Toplantının sonunda rozette yer alacak kulüp renkleri de kararlaştırıldı. Tabiatın bütünüyle birbirine zıt iki ana rengi kulüp renkleri olarak seçildi: Siyah ve Beyaz...
Beşiktaş’ın ilk rozetinin yapıldığı tarih, Fransız mektebindeki rozetlerden esinlenerek miladi yıl olarak “1903” yazıldı. Üstte Arap harfleriyle “Beşiktaş” yazarken, sağda “J”, solda “K” harfleri yer aldı. arka yüzünde İstanbul'da yapıldığı yazılıdır ve iç tarafında rozeti yapan ustanın mührü yer almaktadır. Rozetteki armada yer alan yıldızın 6 köşeli olduğu dikkat çekmektedir. 2. Meşrutiyet’e kadar (1908) bu 6 köşeli yıldız kullanılmıştır. Bu rozet, İskender Yakak tarafından Kulübün Onursal Başkanı Süleyman Seba’ya hediye edilmiştir.

Kara Kartallar Efsanesi
Son iki sezonun şampiyonu Beşiktaş, 1940-1941 sezonuna gençleştirilmiş ve yenilenmiş kadrosuyla girer. Haftalar ilerledikçe puan farkını açan Beşiktaş, ligde liderliğini sürdürmektedir. Bitime 5 hafta kala rakip Süleymaniye’dir. 19 Ocak 1941 Pazar günü Semih Duransoylu’un hakemliğini yaptığı Şeref Stadı’ndaki maça Beşiktaş şu kadro ile çıkar: Faruk, Yavuz, İbrahim, Rıfat, Halil, Hüseyin, Şakir, Hakkı, Şükrü, Şeref, Eşref. O sezonun genelinde olduğu gibi, Beşiktaş yine başarılı bir oyun ortaya koyar. Maçın ikinci yarısının ortalarıdır. Beşiktaş takımı farklı önde olmasına rağmen rakip kaleye bitmek tükenmek bilmeyen hücumlar gerçekleştirmektedir. İşte o sıralarda Beşiktaş’ın akın yönü olan Şeref Stadı’nın Atatürk panosu bulunan tarafındaki tribününden bir ses yükselir: “Haydi Kara Kartallar. Hücum edin Kara Kartallar”... Şeref Stadı’nı dolduran binlerce taraftar ve maçı takip eden gazeteciler, çınlayan sesle donup kalmıştır. Son derece isabetli bir benzetmedir o anda yapılan. O sezon rakiplerini ezip geçen Beşiktaşlı futbolcuları “Kara Kartal”dan, oynadıkları futbolu “Kara Kartal gibi hücum etmek”ten başka bir şekilde tarif etmek mümkün değildir. Tribünlerden gelen sesin sahibi Mehmet Galin isimli bir balıkçıdır.
Voleci Şeref lakabıyla maruf Şeref Görkey’in voleyle attığı 3 gol ve kaptan Hakkı Yeten’nın, Şakir’in ve Şükrü’nün birer golüyle sahadan 6-0 galip ayrılırlar.
Bu maçın ardından, Beşiktaş’ın sembolü “Kara Kartallar” olmuştur...

Beşiktaş JK amblemi


Beşiktaş Amblem'indeki ilk beyaz cizgi 1'i; 3 siyah çizgi 3'ü; ve ikinci beyaz çizgi 1'i simgelemektedir. Amblem 9 bölümden oluşmaktadır ve yukardaki dört numara (1,3,1,9) yanyana geldiğinde, 1319'u oluşturmaktadır. 1319, Rumi Takvimde 1903'e eşittir. Amblemdeki Türk Bayrağı ise Türkiye Futbol Federasyonu'nun hediyesidir. Beşiktaş Türk Bayrağı'nı kullanma hakkını Yunanistan Milli Futbol Takımı ile oynanan bir maçta Türk Milli Takımı'nı temsil ettiği için almıştır.

13 Aralık 2008 Cumartesi

Kartal sönüyor...

Lig başında üst üste aldığı galibiyetlerle çok iyi bir çıkışa geçen beşiktaşımz son 2 haftada aldığı 2-1 ve 1-3'lük mağlubiyetlerle bizi(taraftarlarını)çok üzdü.Umarız Mke Ankaragücü maçından iyi bir sonuç(5-0)alır ve bizi sevindirir...

6 Aralık 2008 Cumartesi

ÇARŞI NEDİR

*> ÇARŞI bir ruhtur. ÇARŞI, New York'da metro trenine yazılmış siyah beyaz bir grafitidir. *> Prag'da duvara yazılmış bir yazıdır.
*> Erzincan'da bir dağın yamacına yazılmış sevgidir.
*> Adana'da bir rengi bozuk derneğin duvarlarına boyanmış "Siyah ve Beyazdır" *> Galatasaray Lisesi duvarına yazılmış "ÇARŞI ulan" işaretidir. *> Bir tiyatro sahnesinde hiç bir dekora uymadan sırtında taşınan kutsal BEŞİKTAŞ formasındadır ÇARŞI. *> Zonguldak'ta maden göçüğünden çıkarıldığında ilk nefesle sorulan "Maç kaç kaç?" sorusundadır ÇARŞI. *> Hakeme kızdığında "Satanist Hakem" diye bağırıp gündemi takip edenlerdir. *> ATATÜRK'e dil uzatan dönemin milletvekili Hasan Mezarcıya "Hasan Mezarcı'ya kafam girsin" diyen tezahüratıyla Cumhuriyetin KEMALİST çizgisindeki duruşunun ödünsüz sesidir. *> "Ezik Civcivlerin" yalakalıklarına "Tek adam, Atam" yada "Bir pankart da Verhaugen'e aç, Avrupa şampiyonu ol Fener" diyen zekadır. *> BEŞİKTAŞ aşkını pankartlarda, "Başka boyutların Tanrısı" diye ifade eden kalp dir. *> Cezası(!) gereği boş kalmış tribünlere "Ruhumuz Yeter" yazan yüreklerdir. *> Kaşınanı tesislerinde ziyaret eden yada ellerine verdikleri "Cobarde Gallina Ortega" pankartıyla maymun edenlerdir. *> Erkek adam renkli takım tutmaz" deyip alemi dut yemiş bülbüle çevirenlerdir. *> Işıklar söndüğü zaman tüm Fenerliler güzeldir" pankartıyla herkesi güldürenlerdir. *> "Bizim taraftarımız daha fazla" diye böbürlenenlere "En fazla sinek de bokun üzerinde olur" cevabını yapıştıranlardır. *> Futbolcusuna kızdığında "Aşkımız renklere, sizlere değil" diyen renk aşkıdır. *> ÇARŞInın "A" sını, Anarşinin "A"sıyla yazan güce tapmayan isyankarlıktır. Aradıklarım *> 2 KM bayrak yapıp dünya rekoru kıran sevgidir; o bayrağın en arkasında hiç bırakmadan duran 72 yaşındaki teyzedir. *> Bükreş maçında televizyonların gösterdiği, o soğukta, ayakta boynunda Siyah Beyaz kaşkoluyla titreyerek Karakartallarini seyreden ninedir. *> Tribünde bir doktordur,işçidir,iş adamıdır,okuma-yazma bilmeyen bir sokak çocuğudur,profesördür. Omuz omuza zıplayıp "Beşiktaşım benim biricik sevgilim" diye gözünde yaş, gırtlağını yırtan solcusudur, sağcısıdır, Ateistidir, hacısıdır, Müslümanıdır, Ermenisidir, Yahudisidir, Hristiyanıdır. *> Irak işgalinden önce savaşa karşı duran yurtseverlerin yanındaki ruhtur. *> Mitinglerde "Beşiktaşliyiz, savaşa karşiyiz" tezahüratlarında, tribünde "Savaşa HAYIR", "Amerikan Sahinlerine karşı KARAKARTALLAR" pankartlarıyla tepkisini koyandır. *> Bir F16 burnuna yapılmış KARTALDIR. *> "Siyah-Beyaz, Ölüm-Yaşam" diyen felsefedir. *> Holiganlığı kahpelik, delikanlılığıda hayat felsefesi olarak benimseyenlerdir. *> Sevinmek için sevmeyendir, inadına inançla bağlı olandır. *> Nazım Hikmetin "Aslolan hayattır" ına, tribünlerin Hacı Babasıyla "Hayatta BEŞİKTAŞ" diye ölümsüzleştirenlerdir. *> "ÇARŞI, MUSTAFA KEMAL ATATÜRK hariç herkese, hatta kendine de karşı" diyen aykırılıktır. *> Tribüne boydan boya "Ölüm ne zaman ve nereden gelirse gelsin; mezarıma Siyah-Beyaz güller atılacaksa, mezar taşıma BEŞİKTAŞ yazılacaksa, böyle ölüm hoşgelsin sefa gelsin..." yazan ölümsüz sevgidir. *> ÇARŞI ruhu BEŞİKTAŞIN uslanmaz asi ruhudur, BEŞİKTAŞINI taparcasına seven çılgın aşığıdır....

3 Aralık 2008 Çarşamba

Pantolon cebim delik...

Arkadaşlar arasında yapılabilinecek güzel bir oyun.
Etkisi: Sihirbaz bir izleyiciden bir bozuk para alır ve işaretlemesini ister. Delik pantolon cebiniz olduğundan yakınıp işaretli parayı cebinize atarsınız. “Tüh… Delik bu cebimde değilmiş” diyerek diğer ayağınızı kaldırırsınız ve izleyicinize işaretli parayı uzatırsınız.
Nasıl yapılır: Tabii ki fazladan bir bozuk para ile. Bozuk para isterken sizdeki bozuk paranın aynı değerinde bir para istemeyi unutmayın.
Sonra izleyiciden üzeri işaretlenmiş bozukluğu alıp ve sağ pantolon cebinize atarmış gibi yapıp, bozuk para sağ avucunuzda gizli kalmasını sağlayın. Sağ ayağınızı sanki bozuk paranın deligi bulup aşagıya düşmesini sağlamak istiyormuşsunuz gibi sallayın. Sonra “Tüh be … Delik bu cebimde değil” diyerek sol ayağınızı kaldırın. Eğilip parayı alın ve avucunuzda işaretli para ile yer değiştirin. Bu kadar kolay hadi yapın bakalım.